Dünyanın esirleri... ; Bedenin esirleri... ; Malın mülkün esirleri... ; Makamların, evlatların, hırsların, tutkuların esirleri... ; Beni unuttunuz, ama daha acısı kendinizi unuttunuz. ; Varoluş sebebinizi, ilahi hakikatinizi, aslen kim olduğunuzu ve neden dünyaya gönderildiğinizi unuttunuz! Sıladasınız diye “salat” ile çağırdım sizi... ; Ta ki siz esaretiniz olan dört unsur kalıbını (toprak, ateş, hava, su) kırıp da “Sıla”da değil içimde “Rahmim”de olduğunuzu anlayıncaya kadar... ; Ya benî İsrâil... ; Ey İsrâiloğulları... ; Ey Esiroğulları! Siz dünyaya değil aşka, sevgiye ve güzelliklere esirdiniz. ; Siz Rabbinize, O’nun size duyduğu sevgiye esir olsaydınız dünyaya efendi olurdunuz. ; Ne yaptınız siz... ; Ne yaptınız! Yaptığınız nankörlük bana zarar veremez ama siz ne yaptınız! Ne yaptınız... ; Kendinize… ;